Nesefi Tefsiri (10 Cilt Takım)
MÜTERCİMİN ÖNSÖZÜ
İstanbul Bakırköy İmam Hatip Lisesinden öğrencim olan Ravza Yayınları sahibi Mustafa Kasadar kardeşim Nesefi Tefsirini tercüme etmem için bana teklif getirdiklerinde bu tekliflerini Kur'an'a ve onun açıklanmasına bir hizmet olarak değerlendirdiğimden ötürü bu tekliflerini Rabbimin bir lutfu olarak kabul ettim. Bunun için de Rabbime hamd ettim.
Gerçi daha önce yayımlanan merhum Said Havva'nın, "el-Esas Fi't-Tefsir" adlı tefsirinin "Maide ve En'am" surelerinin çevirisi ile İsmail Hakkı Bursevî'nin tasavvuf! manadaki tefsiri olan ve M. Ali Sabuni tarafından ihtisar edilen, "Ruhu'l-Beyan" tefsirinin de "Fatiha ve Bakara" surelerinin tercümesi bana aittir. Fakat bir bütün halinde böyle bir tefsir hazırlamam nasip olmamıştı.
Tek bir dileğim vardı Rabbimden. Yüce Kitabını baştan sona tefsir etmek veya bir tefsirin çevirisini yapmak.. Elinizdeki tefsirde surelerin büyük bir kısmının çevirisini yapmakla Rabbim bu dileğimi kabul buyurdu. O'na ne kadar hamd etsem azdır. Rabbimden dileğim, emanetini O'nun Kitabı ve Rasulü'nün Sünneti üzerinde çalışmakla sona erdirsin.
Ebu'l-Berekat Abdullah b. Ahmed b. Mahmud en-Nesefi'nin (v. 710/1310), "Nesefi Tefsiri" diye şöhret kazanan eseri "Medariku't-Tenzil ve Hakaiku'l-Te'vil" adlı tefsiridir. Bu tefsiri diğerlerinden ayıran en belirgin birkaç özelliğini şöylece özetlemek mümkündür:
1- Müellif, Zemahşeri'nin "Keşşaf adlı tefsiri ile, Beyzavi'nin, "Envaru'l-Tenzil ve Esraru'l-Te'vil" adlı tefsirindeki güzellikleri tefsirine yansıtmıştır. Fakat oradaki güzellikleri tefsirine aktarırken, Keşşafın Mutezile'yi yansıtan yorumlarını ayıkladığı gibi, Beyzavi'de ve diğerinde var olan İsrailiyat'a da yer vermemiş, bunları da ayıklamıştır. Fakat buna rağmen çok az da olsa tefsirinde İsrailiyata kimi zaman o da yer vermekten kurtulamamıştır.
2- Tefsirinde orta bir yol izlemiştir. Bıkkınlık verici aşırı açıklamalara yer vermediği gibi, anlaşılamayacak derecede de kısa tutmamıştır.
3- Kıraat farklılıklarına ve irap kurallarına yer verirken, hiçbir zaman asıl konunun dışına çıkmamıştır.
4- Ameli-İçtihadî mezheplerin fıkhî görüş ayrılıklarına zaman zaman yer vermiş, ancak kendisi Hanefi mezhebine bağlı olduğundan açıklamalarında bu mezhebin görüş ve yorumları doğrultusunda hareket etmiştir. Kendi mezhebine aykırı gördüğü mezheplere cevap verirken mezhep taassubuna kapılarak hiçbir zaman aşırıya gitmemiştir.