Müslümanların Tarihi (5 Cilt, Büyük Boy, Ciltli)
Kategori
Yayınevi
Stok Kodu
9789754735833
Yazar
İhsan Süreyya Sırma
Yayın dili
Türkçe
Kitap ölçüsü
17/24
Kitap cilti
Sert kapak
Kağıt ve Renk
Şamua,Renkli
Sayfa sayısı
2400
Basım tarihi
2016
Barkod
9789754735833
Stok Durumu
Yok
%25
3.000,00 TL
2.250,00 TL
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma tarafından hazırlanan ve uzun süredir yayınlanması merak ve heyecanla beklenen Müslümanların Tarihi isimli eser 5 cilt olarak yayınlandı.
İslam Tarihi üzerine çalışmalarıyla bilinen ve 40 yılı aşkındır hem yetiştirdiği öğrenciler hem de yayınladığı kitaplarla onbinlerce kişi üzerinde önemli etkileri olan İhsan Süreyya Sırma Hoca, hayatının eseri mesabesinde olan çalışmasını tamamladı ve bu değerli eser Beyan Yayınları tarafından yayına hazırlanarak okuyucularının istifadesine sunuldu.
Yayın dünyasında, tek kişi tarafından hazırlanan ve Müslümanların siyasi tarihini Hz. Âdemden günümüze kadar inceleyen ikinci bir örneğin olmayışı, bu çalışmayı daha da anlamlı kılıyor.
İhsan Süreyya Sırma hoca bu çalışmasında, sadece dünya Müslümanlarının tarih boyunca hangi devlet isimleri altında ve kimler tarafından yönetildiklerini anlatmıyor aynı zamanda yaptığı yorumlarla geçmişte yaşananların günümüzdeki anlamına da işaret ediyor ve bundan nasıl dersler çıkarmamız gerektiğine dikkat çekiyor.
Müslümanların Tarihinin 1. cildi, Tarih Nedir? sorusunun cevabını aramayla başlıyor. Tarihin, Kur'an'dan ayrılması mümkün olmayan, onunla kâim, insanı ideale götüren bir ilim olduğu vurgulanıyor. Âdem (a.s) ile başlayıp kıyamete kadar devam edecek olan tarihin, sadece okullarda okutulan geçmiş hadiseler kronolojisi olmadığını; bilâkis insanoğlunun yaşamıyla çok yakından ilgili ve yaşanan hayatın kendisi olduğuna dikkat çekiliyor. Daha sonra tarihin temel kaynaklarından biri sayılan Kuran ayetlerinden hareketle ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdemin hayatından başlayıp tüm peygamberlerin hayatları anlatılıyor.
Müslümanların Tarihinin 2. cildi, Hz. Muhammedin İslamı tebliğ görevini üstlenmesiyle başlıyor. İslâmî tebliğin kolay olmadığı, işkence çekmeden, ezâ görmeden bu ilâhi görevin yerine getirilemediği, Sünnetullahın bu olduğu anlatılıyor. İslâmî tebliğ yüzünden sadece Hz. Muhammed (s.a.s) ve ashabının değil, onlardan önceki peygamberler ve onların ümmetlerinin de bu uğurda işkence çektikleri vurgulanıyor. Daha sonra Hz. Muhammed (s.a.s)in Medinede geçen son on senelik peygamberlik döneminin hem sosyal yapılanma hem de askerî cihâdla/savaşla geçtiği anlatılıyor. Cihâdın gayesinin insanları zorla Müslüman yapmak olmadığı, tek amacın Allahın mesajının insanlara ulaştırılma gayreti olduğu, bunu önlemeye çalışanlarla mücadele edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Müslümanların Tarihinin 3. cildinde, Hz. Peygamberin vefatından sonra hilafete seçilen Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Alinin yaşadığı dönem ile daha sonra yönetimi ele geçiren Emevilerin saltanat dönemi inceleniyor. Müslümanların ilk yöneticileri olan ve daha sonra gelecek yöneticiler için en uygun model olduğu için Örnek Halifeler Dönemi olarak anılan bu dönemde görev yapan Halifelerin yönetime getirilişleri ve İslam Devletinin temellerinin atıldığı
süreç anlatılıyor. Ayrıca, daha Hz. Osman hayatta iken halifeliği düşünmeye başlamış olan Muaviyenin bir vali olarak devlet başkanı olan Hz. Ali'ye itaat etmeyişinin ictihâd olarak değerlendirilemeyeceğine dikkat çekiliyor ve bu uygulama ile Müslümanların Tarihinde bir kırılma yaşandığı ve saltanat döneminin başladığı vurgulanıyor.
Müslümanların Tarihinin 4. cildinde, Emeviler dönemini sona erdiren Abbasilerin saltanat dönemi ile Endülüs Emevileri, Selçuklular ve Haçlı Seferleri inceleniyor. Bu dönemde İslami fetihlerin devam etmesine rağmen birçok İslâmî kavramın sulandırılıp öz anlamından saptırılmış olduğu vurgulanıyor. Özellikle, devlet yönetimi ve saltanat sistemi ile ulü'l-emr müessesesinin, devlet başkanlarının oyuncağı haline getirilmiş olduğuna dikkat çekiliyor. Klasik ve modern dönemlerdeki saltanatlara ait diktatörlüklerin, kutsal aile yada zümre imtiyazlarının, zinde güçler dokunulmazlıklarının İslam dışı olduğu vurgulanmaya çalışılıyor.
Müslümanların Tarihinin 5. cildinde Osmanlı Devleti inceleniyor. Osmanlı Devletinin dünyamızda İmparatorluklar Dönemi diye tanımlanabilecek bir dönemin son temsilcilerinden biri olduğu ve bünyesinde farklı dilden, ırktan ve dinden pek çok topluluğu barındırması bakımından günümüz devletlerinden farklı özellikler taşıdığına dikkat çekiliyor. Kronolojik olarak tüm padişahların hayatları anlatılarak Osmanlı Devletinin, yetersiz yöneticiler yanında Fransız Devriminden sonra toplumlara sirayet etmiş olan nasyonalizm/milliyetçilik virüsü ile her milletin kendi ulus devletini kurma kavgası vermesi yüzünden tarih sahnesinde yer aldığı 6 asırlık bir ömürden sonra yıkıldığı anlatılıyor.
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, bu güne kadar yazdığı irili-ufaklı otuzu aşkın eserden sonra bu kitapla ilmi çalışmasını taçlandırmış oluyor. Daha önceki eserlerinde olduğu gibi bu çalışmasında da okuyucularına farklı bir bakış açısı yanında farklı bir bilinç aşılamayı da hedefliyor. Hz. Âdem ile başlayıp kıyamete kadar devam edecek olan tarihin, sadece okullarda okutulan geçmiş hadiseler
kronolojisi olmadığını, bilâkis insanoğlunun yaşamıyla çok yakından ilgili olup yaşanan hayatın kendisi olduğuna dikkat çekiyor. Tarihlerini bilmeyen birey ve toplumların, başkalarına bağımlı ve uydu olmaya mahkûm olacaklarını, eğer bu bilinçte olmazlarsa, kendilerine öğretilenden başka bir hakikati göremeyeceklerini anlatmaya çalışıyor. Allahın geçmişte bu hakikatleri insanlara öğretmek için Peygamberler gönderdiğini, günümüzdeki insanların bu hakikatleri öğrenmek için peygamberlerin yoluna tabi olmalarını, bunun için de tarihlerini bilmeleri gerektiğini önemle vurguluyor.
Müslümanların Tarihi, 5 cilt bile olsa, tek bir kitapla ilk insandan günümüze kadar Müslümanların değişik yeryüzündeki siyasi hayatlarını kronolojik olarak anlatması açısından onlarca kitabın göreceği fonksiyonu tek başına yerine getiriyor.
Bu eserin, hem İhsan Süreyya Sırma'nın kitaplarıyla büyümüş çok sayıda okuyucunun bu çalışmanın yayınlanmasını sabırsızlıkla beklemelerinden hem de bu özellikteki bir esere duyulan ihtiyaçtan dolayı, ilgi odağı olacağını tahmin etmek zor değil.
İslam Tarihi üzerine çalışmalarıyla bilinen ve 40 yılı aşkındır hem yetiştirdiği öğrenciler hem de yayınladığı kitaplarla onbinlerce kişi üzerinde önemli etkileri olan İhsan Süreyya Sırma Hoca, hayatının eseri mesabesinde olan çalışmasını tamamladı ve bu değerli eser Beyan Yayınları tarafından yayına hazırlanarak okuyucularının istifadesine sunuldu.
Yayın dünyasında, tek kişi tarafından hazırlanan ve Müslümanların siyasi tarihini Hz. Âdemden günümüze kadar inceleyen ikinci bir örneğin olmayışı, bu çalışmayı daha da anlamlı kılıyor.
İhsan Süreyya Sırma hoca bu çalışmasında, sadece dünya Müslümanlarının tarih boyunca hangi devlet isimleri altında ve kimler tarafından yönetildiklerini anlatmıyor aynı zamanda yaptığı yorumlarla geçmişte yaşananların günümüzdeki anlamına da işaret ediyor ve bundan nasıl dersler çıkarmamız gerektiğine dikkat çekiyor.
Müslümanların Tarihinin 1. cildi, Tarih Nedir? sorusunun cevabını aramayla başlıyor. Tarihin, Kur'an'dan ayrılması mümkün olmayan, onunla kâim, insanı ideale götüren bir ilim olduğu vurgulanıyor. Âdem (a.s) ile başlayıp kıyamete kadar devam edecek olan tarihin, sadece okullarda okutulan geçmiş hadiseler kronolojisi olmadığını; bilâkis insanoğlunun yaşamıyla çok yakından ilgili ve yaşanan hayatın kendisi olduğuna dikkat çekiliyor. Daha sonra tarihin temel kaynaklarından biri sayılan Kuran ayetlerinden hareketle ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdemin hayatından başlayıp tüm peygamberlerin hayatları anlatılıyor.
Müslümanların Tarihinin 2. cildi, Hz. Muhammedin İslamı tebliğ görevini üstlenmesiyle başlıyor. İslâmî tebliğin kolay olmadığı, işkence çekmeden, ezâ görmeden bu ilâhi görevin yerine getirilemediği, Sünnetullahın bu olduğu anlatılıyor. İslâmî tebliğ yüzünden sadece Hz. Muhammed (s.a.s) ve ashabının değil, onlardan önceki peygamberler ve onların ümmetlerinin de bu uğurda işkence çektikleri vurgulanıyor. Daha sonra Hz. Muhammed (s.a.s)in Medinede geçen son on senelik peygamberlik döneminin hem sosyal yapılanma hem de askerî cihâdla/savaşla geçtiği anlatılıyor. Cihâdın gayesinin insanları zorla Müslüman yapmak olmadığı, tek amacın Allahın mesajının insanlara ulaştırılma gayreti olduğu, bunu önlemeye çalışanlarla mücadele edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Müslümanların Tarihinin 3. cildinde, Hz. Peygamberin vefatından sonra hilafete seçilen Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Alinin yaşadığı dönem ile daha sonra yönetimi ele geçiren Emevilerin saltanat dönemi inceleniyor. Müslümanların ilk yöneticileri olan ve daha sonra gelecek yöneticiler için en uygun model olduğu için Örnek Halifeler Dönemi olarak anılan bu dönemde görev yapan Halifelerin yönetime getirilişleri ve İslam Devletinin temellerinin atıldığı
süreç anlatılıyor. Ayrıca, daha Hz. Osman hayatta iken halifeliği düşünmeye başlamış olan Muaviyenin bir vali olarak devlet başkanı olan Hz. Ali'ye itaat etmeyişinin ictihâd olarak değerlendirilemeyeceğine dikkat çekiliyor ve bu uygulama ile Müslümanların Tarihinde bir kırılma yaşandığı ve saltanat döneminin başladığı vurgulanıyor.
Müslümanların Tarihinin 4. cildinde, Emeviler dönemini sona erdiren Abbasilerin saltanat dönemi ile Endülüs Emevileri, Selçuklular ve Haçlı Seferleri inceleniyor. Bu dönemde İslami fetihlerin devam etmesine rağmen birçok İslâmî kavramın sulandırılıp öz anlamından saptırılmış olduğu vurgulanıyor. Özellikle, devlet yönetimi ve saltanat sistemi ile ulü'l-emr müessesesinin, devlet başkanlarının oyuncağı haline getirilmiş olduğuna dikkat çekiliyor. Klasik ve modern dönemlerdeki saltanatlara ait diktatörlüklerin, kutsal aile yada zümre imtiyazlarının, zinde güçler dokunulmazlıklarının İslam dışı olduğu vurgulanmaya çalışılıyor.
Müslümanların Tarihinin 5. cildinde Osmanlı Devleti inceleniyor. Osmanlı Devletinin dünyamızda İmparatorluklar Dönemi diye tanımlanabilecek bir dönemin son temsilcilerinden biri olduğu ve bünyesinde farklı dilden, ırktan ve dinden pek çok topluluğu barındırması bakımından günümüz devletlerinden farklı özellikler taşıdığına dikkat çekiliyor. Kronolojik olarak tüm padişahların hayatları anlatılarak Osmanlı Devletinin, yetersiz yöneticiler yanında Fransız Devriminden sonra toplumlara sirayet etmiş olan nasyonalizm/milliyetçilik virüsü ile her milletin kendi ulus devletini kurma kavgası vermesi yüzünden tarih sahnesinde yer aldığı 6 asırlık bir ömürden sonra yıkıldığı anlatılıyor.
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, bu güne kadar yazdığı irili-ufaklı otuzu aşkın eserden sonra bu kitapla ilmi çalışmasını taçlandırmış oluyor. Daha önceki eserlerinde olduğu gibi bu çalışmasında da okuyucularına farklı bir bakış açısı yanında farklı bir bilinç aşılamayı da hedefliyor. Hz. Âdem ile başlayıp kıyamete kadar devam edecek olan tarihin, sadece okullarda okutulan geçmiş hadiseler
kronolojisi olmadığını, bilâkis insanoğlunun yaşamıyla çok yakından ilgili olup yaşanan hayatın kendisi olduğuna dikkat çekiyor. Tarihlerini bilmeyen birey ve toplumların, başkalarına bağımlı ve uydu olmaya mahkûm olacaklarını, eğer bu bilinçte olmazlarsa, kendilerine öğretilenden başka bir hakikati göremeyeceklerini anlatmaya çalışıyor. Allahın geçmişte bu hakikatleri insanlara öğretmek için Peygamberler gönderdiğini, günümüzdeki insanların bu hakikatleri öğrenmek için peygamberlerin yoluna tabi olmalarını, bunun için de tarihlerini bilmeleri gerektiğini önemle vurguluyor.
Müslümanların Tarihi, 5 cilt bile olsa, tek bir kitapla ilk insandan günümüze kadar Müslümanların değişik yeryüzündeki siyasi hayatlarını kronolojik olarak anlatması açısından onlarca kitabın göreceği fonksiyonu tek başına yerine getiriyor.
Bu eserin, hem İhsan Süreyya Sırma'nın kitaplarıyla büyümüş çok sayıda okuyucunun bu çalışmanın yayınlanmasını sabırsızlıkla beklemelerinden hem de bu özellikteki bir esere duyulan ihtiyaçtan dolayı, ilgi odağı olacağını tahmin etmek zor değil.